Hidrosefali beyin omurilik sıvısının fazla yapım veya yetersiz emilime bağlı olarak ventrikül adı verilen boşluklarda sıkışması, ventriküllerin genişlemesi ve beyine bası yapması ile oluşan bir hastalıktır. Hidrosefali özellikle erişkinlerde beyin tümörü gibi cerrahi tedavi gerektiren bazı hastalıkların ilk bulgusu da olabilir. Hidrosefalinin tedavisinde 1970 yılından sonra ventriküloatrial, ventriküloperitoneal ve lumboperitoneal şantlar sıkça kullanılmaya başlanmıştır. En sık kullanılan ventriküloperitoneal şantlar beyin omurilik sıvısını beyinden cilt altı bir tünel yardımı ile karın boşluğuna veren şantlardır. Üç parçadan oluşur. İlk parça beyin içinde ventriküle giren proksimal uç, ikinci parça bu ucun bağlandığı valv (pompa) ve son parçada valvdan çıkarak karın boşluğuna akımı sağlayan kısımdır.

Dandy ve Blackfan 1913 yılında hidrosefaliyi lateral ventriküle verdikleri boyanın LP sonrası alınıp alınamadığına bakarak komunike ve non-komunike olarak ikiye ayırmışlardır.
Obstriktif hidrosefalide (non kommunike) endoskopik third ventrikülostomi veya VP şant uygulanabilir.

Zamanında doğan bebeklerdeki hidrosefalinin en yaygın nedeni konjenital anomalilerdir. Preterm doğan bebeklerde ise germinal matriks intraventriküler kanamalarıdır. Kanamanın nedeni subependimal germinal matriksteki immatür vaskülarizasyondur. Kanama yeri venöz endotelyal kanallar ve daha az sıklıkla proksimal kapiller-venül birleşkesidir. Kaudat nükleus başı kanamanın en çok meydana geldiği anatomik alandır. Kanamaların %70’i tek taraflıdır. İlk 24 saat ve 4. gün en sık kanama oluşur. Doğumu geciktirmek için tokolitik tedavi, antenatal dönemde fenobarbital, post natal dönemde sıkı bir yoğun bakım takibi kanama riskini azaltabilir. Gözlem ve ventriküler tap veya drenaj tedavide kullanılan yöntemlerdir.